4 Nisan 2011 Pazartesi



Modern sanatın şafağı üzerine deneme..

I. Misery hidden under Rococo decoration… The second half of the 18th century is dominated by the Rococo style, mostly a decorative style. In France, artists such as Boucher(1), Watteau (2), Fragonard (3) were painting with the major aim of entertaining, decorating and illustrating the status of the French aristocracy. Their subject matter was idyllic, futile and decadent with no accuracy of the major part of the population. Fragonard's recurrent subject was wealthy young aristocrats having secret love affairs,example ''the Swing''(3)… The French Aristocracy's ignorance of the kingdom's misery is reflected to Art as a lack of judgment, accuracy… With the rising of the Enlightenment period, Europe enters the period of revolutions… i. ii. ''Period of Revolutions'' and Neo-classism At 1776 The American Independence war started to end at 1799 declaring the U.S.A…. The New country has been created with democratic and idealistism from the Antique world . At The end of the 18th century, one of the Encyclopediste philosophers, Montesquieu, declared that the Antique Roman Society was the best model for a better society. The rise of interest in the antiquity, rise of excavations , spreading skepticism which made artists think more on ther subject matter than the Rococo period gave birth to the Neo-classic movement which has been adopted as a national style for the U.S.A.. Thomas jefferson,expressed Neo-classicism in many public buildings as the Virginia state Capitol(4), influenced by the ''Maison Carrée''(5) at Nimes, France, a ruin from ancient Rome… Jefferson probably chose the style to reflect Antique political systems pureness as a role model for the U.S.A…. France had it's revolution between 17789-99 ,artists reflected a contrasting movement to the elitist, decadent aristocracy, the pure, sober Neo-classicism. They often praised Heroism, moral values by examples coming from the antiquity. Ingres (6), Jean- Baptiste Greuze (7), Jean Antoine Gros (8) are famous examples of the Neo-classic movement but the most representative one is surely Jacques Louis David… The Neo-classical paintings has a special place in the movement, because it's the only way to express reality. Art should be sober and reflect realiity . Drawings should be objective, noble and sober. The seek of classical ideal is more focused at the form. Painters chose unified tones of hues to avoid paintings which are too much expressive… David is a politicaly involved artist who has used scenes from classical literature to illustrate values such as patriotism, liberty and the recurrent subject of Neo- classicism, heroism… In his painting ''Oath of the Horatii'' (9) , 1784, five years before the revolution,chose a subject that glorified patriotism, heroism and the importance of fighting for an idea… The sober colors, pyramidal composition, mastering of contour and antique atmosphere are a success of reflecting the movements requirements. Britain had it's Industrial Revolution which was not political, but changed the society as strongly. The metamorphosis had created an economical and moral crisis through the country. The paintings of Wright of Derby, as ''An experiment on a bird in an Air Pump''(10) is one of the warnings pointing loss of moral values … Artists has begun to work on subjects which expressed skepticism. In the U.S.A., the ideals of classical beauty reflected on monumental buildings to remind the contrasting ideology of the new country. In France, Antique scenes celebrating virtue and moral. In Britain, scenes from the freshly industrialized society, illustrated with accuracy, put the moral problems on the table… i. iii. Passion Versus Reason : Romanticism i. In 1824, At the Salon, in France, besides '' Voeu de Louis xııı'(11)', Ingres, '' Scenes from the Massacres at Chios''(12), from Delacroix made a huge success. An actuality subject, with accuracy is something new for that time. An other important painting there was, Constable's painting the Hay Wain. (13)After the Neo-classicism, an emotional landscape even without human representation started. At that time started the individualism of artists, a necessity to express personality. Artists started to choose their own subjects…One of the most important romantic artist from Britain is Wiliam Turner. He had a great ability to express allegory in his landscapes as in ''The Fighting Temeraire'' (14)where he criticized the industrialization which is killing old England values through the deconstruction of an old ship by a mechanical one…With this painting, even though the technique lacked of a high degree of finish and a proportional error, it had been accepted by the very strict Royal Academy thanks to the power of the idea.

1 Ekim 2010 Cuma

Feminist w.c.




Saraybosnada bir cafe kadınların erkekler gibi işeme

fantezisini gerçekleştirmeye imkan vermiş!...Ferhadiye caddesinde, sıradan bir kafenin kadın müşterilerine b,r sürprizi...

30 Eylül 2010 Perşembe

Sakız Kağıdı


Üsküp'de bir restorasyonun harika tasarımı! Kibrit kutusu şeklinde ''sakız paketleme'' kağıtları kutusu...Restoranlarda kültablasına, kimi zaman dış mekanlarda yerlere bile atılan, hertarafa yapışan sakızlara çözüm!...

S.O.S.:K.R.F. (küresel restorasyon faciaları)


Restorasyon insanlık medeniyetinin geçmiş sanatsal ve mimari yapıtlarını geleceğe taşıma amacacını çok sıkı kurallar ile gerçekleştirir, çünkü amaçsadece görsel olarak bu yapıtları korumak değil, teknik açıdan da incelenebilir belgeler olarak bu yapıtları elde tutmaktır...Ancak dünyanın her tarafında mimari konservasyonu bilimsellikten çok uzak, yüzeysel bir şekilde, gösteri amaçlı ele alan gruplar mevcut...K.K.T.C. , Gazimağusa'da sur içine yapılan entervansyon gibi ( http://arch.emu.edu.tr/foa/tr/foa/pages/news/mekanperest/no3/ MEKANPEREST_SAYI_3.pdf ), Makedonya'nın başkenti Üsküp'e de benzeri gelişmeler planlanmış. Yeni iktidar şehrin heryerine hiç b,r kalıntısı olmayan, sadece resimlerden örnekleri görülebilen eski yapıtları tıpkı Disneyland'de yapılan bir ''ortaçağ köyü, prenses şatosu''... tadında bir şehre dönüştürüyor...Yeni malzemeleri sadece bu binalarda değil, sur duvarlarını da tamamlamak için kullanıyorlar... Bu tür müdahaleler sadece amaçsız değil, var olan şehrin değerini tıpkı kaşmirle örülmeye başlanmış bir kazağı yumak kayboldu diye sentetik yünle bitirme misali düşürüyor...Ne o kazak giyilecek halde olur, ne de o şehir yaşanacak durumda...

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Şişli Ekolojik Pazarı


Şişli Feriköy'de her cumartesi sabahı ekolojik pazar kuruluyor...Doğaya,sağlığına ve tüketiciye hakkını tanımak isteyenlerin günün erken saatlerinden itibaren buluşma noktası...Ürünlerin 100% ekolojik üretim olması ve naylon poşetin yasak olması dışında bu pazarın farklı atmosferinde...Bir mekanın atmosferini yaratan şartların fiziksel tasarımlarla sınırlı olmadığının, hatta başarılı bir atmosfer yaratmanın, seyirciyi etkilemenin ilk koşullarından birinin metafizik bir tasarımdan geçdiğinin başarılı bir kanıtıdır! Güçlü bir konsept ve onu yansıtabilmek...


Şişli ekolojik pazarında çocuklar doğal ahşap oyuncaklarla oynayabiliyor, kilden kendi oyuncaklarını yapabiliyor...Kimi zaman ayağı çıplak, normalde stresli bir yüz ifadesiyle kağıt toplayan ya da mendil satan çocuk olarak görmeye alıştığımız çocukların gerçekten çocuk halini görüyorum bu küçük masalarda...Pazarın sonuna kurulmuş uzun ortak masalarda insanlar organik gözlemelerini alıp kahvaltılarını yapıyor, hiç tanımadığı, masasını paylaştığı insanlarla ortalarına aldıkları organik kurabiye tabaklarını koyup paylaşıyor saksafoncunun tınısı eşliğinde...


Geçen hafta ise kabak aldığım satıcı bir fransız çıktı...Fransanın güneyinden yola çıkmış, Moğolistana doğru bir seyahate çıkmıştı...Burda bir süreliğine kalmak için ekolojik pazara kabak yetiştiren bir çiftçinin yanında çalışıyordu...


İşte bu masalımsı ortam ''stresli'', ''huzursuz'',''güvenilmez'', ''bireysel'' sıfatlarının yakıştırıldığı İstanbul'un göbeğinde her cumartesi sabahı kurulup günün sonu toplanan bir buluşma noktası...Hiçbir inşaat malzemesi, hiçbir yeni mimari akımın, hiçbir geometrikselliğin kuramıyacağı bir atmosfer...Her tasarımcı fiziksel kurgudan önce bu güçte metafiziksel bir iskelet kurmalıdır!




27 Haziran 2010 Pazar

Sanat formlarında zaman unsuru

Dün İstiklal caddesinde yürürken bomboş bir yan sokak gördüm...Bir cumartesi akşamüstü caddenin o inanılmaz kargaşası ve kalaballığında debelenirken bomboş,sessiz, gün batımının sıcak ışığının cephelere yansımasını uzun uzun seyredebilecek kadar huzurlu bir Pera sokağıyla tanışmak inanılmaz bir şaşkınlık uyandırıyor...Sonra bu sevinç içinde, bu duyguları ifade etmenin yöntemlerini düşünerek devam ettim...Böyle sıradan ama etkileyici bir deneyimi ifade etmenin en güzel sanat dallı hangisiydi acaba? Mutlaka sinema...En güzel dalı değil ama en direk formu sinemadır...Çünkü bir film şeklinde yaşanmışlıkları organize ederek kaydedip bir başkasına hissettirebiliriz...Sebep ise bu duygu zamana dayalı bir etkinlikten doğmuştu: o issiz sokaktan haz alabilmek için önce İstiklal'in kargaşasını yaşamak gerekiyordu...Öyleyse Sinema, Müzik, Dans ve Edebiyat gibi Zaman'ı da bir araç olarak kullanan sanat dalları bu tür deneyimleri daha yalın halde, kaydedilmişe daha konform halde ifade edebilir...Oysa Resim ve Heykel Zaman'ı araç olarak kullanamaz, bu sanat dalları statiktir, zaman içinde yaşanmışlıkları ancak soyutlayarak ifade edebilir, elbet bir resimde de yukarıdaki olay ifade edilebilir ama bunun için soyutlama devreye girer...Dolayısıyla Resim ve Heykelde böyle zamana dayalı bir olayın ifadesi iki kez ''process'' edilmiş olur...

20 Mayıs 2010 Perşembe

292 Projesi:motel







Mekanda 2. boyutta ve 3. boyutta aks olarak kullanılmış yatay, düşet ve diagonallerin kurduğu şekiller ve formların değerlendirilmesinden itibaren kurulmuş bu mekan, siyah ve beyazın grafikselliği ile oluşturulmuştur

17 Mayıs 2010 Pazartesi

14 Nisan 2010 Çarşamba

26 Eylül 2009 Cumartesi

İstanbul Mimarisinin tavrı ve İstanbullunun tavrı


Modern toplumun bireyselleşmesiyle paralel bir şekilde modern şehirlerin binalarının da bireyselleşmiş olması bir gerçek.Artık ne Paris'teki Rivoli caddesindeki gibi bir örnek,aynı hizada dizilmiş binalar var ne de Saint Petersbourg'un ''mükkemmel sokağı'' Rossi sokağı gibi sokağın barındırdığı binalar bir bütünmüşcesine aynı...Bu demek değildirki yeni,''bireysel binaların'' şekillendirdiği sokaklar çirkin,her ne kadar her biri de bir '' birey'' olarak kişiliğini görünüşüne yansıtsa,farklılıklarını savunup kendi çizgisini korusa da birbirine saygılı olarak özgürlüklerini ifade eden binalar topluluğu da vardır.Mesela New York'taki 5th avenue,çünkü her ne kadar her bir bina bireyselliği ortaya koysada sokak olarak bir bütün olduğunun farkında.Renk,üslup ve hareket olarak kendine özgü bir anlayışı da olsa çevresine saygılı bir şekilde seçimerini bütünlüğe uyum sağlayacak bir şekilde yapıyor.
Yukarıdaki fotoğraf İstanbul,Lüleci Hendek sokağında çekilmiştir.Bu bina da şizofren olmalı.Her türlü üslup,doku,harekete yaptığı göndermelerle karakterindeki kararsızlık belkide böyle kötü yorumlanmayıp kültürünün zenginliğinin verdiği,her birinin birbirinden değerli olmasının kararsızlığını gösteriyor olabilir ama bu meyilleri süzüp bir bütün haline getirmekte şarttır.Yoksa bu iş görüşmesine giderken hem ciddi hem sempatik gözükmek için chanel tailleur'ün altına marc jacobs 'n fare şeklindeki babetlerini giymeye benzer.Ancak İstanbulun sokaklarındaki kargaşa bu Lüleci Hendek sokağındaki kararsız binanın durumundaki kadar naif bir sebep değil.İstanbul sokaklarını oluşturan binaların uyumsuzluğu tabelaların rengarenk,üst üste,alt alta haline bakılınca daha iyi anlaşılıyor:Bu şehrin karmaşasının sebebi bireyselliğin haykırılmasından çok saygısızlığı:Bir bina gibi somut bir şekilde kendini ifade edebilen gücünü,fikirlerini ortaya koyarken başkalarınınkini hiçe sayıp,eğer onlar kendine uymazsa önlerini kapatıp,gerekirse bir adım ötesinde durarak sokağın karakterini kendi vermeye çalışıyor.Yan tarafta çalan müziği beğenmeyip kıstıramayınca kendi hoşlandığı müziği sonuna kadar açıp bastırmaya çalışan kişilerin binaları bunlar.

14 Eylül 2009 Pazartesi

Burhan Doğançay




<>Doğançay Duvarları,Duran Ofset 1993.Etkileyici tekniğiyle duvarları tuvallere taşıyan sanatçı,iyi bir fotoğrafçı gibi,seyirciyi günlük görsel alanındakilerin estetiğine dikkatleri çekiyor.Yüzeylerdeki farklı dokuların örtüşmesi,tesadüfi renk ve kompozisyon uyumlarını sanatçının süzgecinden geçmiş halini yaşamak Doğançay Müzesinde mümkün.(Balo sokak 42,Beyoğlu)

13 Eylül 2009 Pazar

Yüksel Arslan Santralistanbulda!





Bienale Santralistanbulda,Yüksel Arslan sergisiyle başladım...Arslan'ın arture'lerinden özellikle iç mekan çizimleri dikkatimi çekti...Fakirliği yaşamış olan bu sanatçı,yoksul bir ailenin oturma odasını resmederken yüzeyleri yakıt,elektrik,su... faturaları ile kaplamış...Fakirliğin atmosferini hissettirmek için odanın yüzey malzemeleri ve mobilyalarında eskiliği,ucuzluğu resmetmeye çalışmaktan çok daha etkili olmuş bu yöntem.Giderlerin hesaplı kullanıldığı bir evde faturaların baskısını ''duvarlar üstümüze üstümüze gelircesine'' hissetmezmiyiz?Eskimiş faturaların maddesi,Ucuz,eskimiş kağıt,yoksul bir evin sembol maddesi gibi değilmidir?
Şizofrenler serisindeki iç mekanlarda kullandığı geometrik ve grafik etkisi olan koyulu-açıklı fayans zeminler şizofrenlerin zıt kişiliklerini,takıntılarını hissetmemize,ikinci resimdeki mekandaki duvardakiler ise bu düzene tamamen kontrast bir kişiliği temsil edercesine gelgitli kişilik temasını bu mekanda hissettiriyor.


11 Eylül 2009 Cuma

Mükemmel ergonomik tasarım ekolojik tasarımmıdır?



Ergonomik tasarım endüstriyelleşmiş toplumlarda verimliliği arttırmak,aynı toplumda paralelinde gelişen insan haklarını koruması altındaki çalışanların sağlığını korumak amacıyla sürekli olarak gelişen bir çalışma alanıdır.


MST(multiskeletal troubles) sakatlanmalarının bir çoğunu engelleyebilecek önlemler bu araştırmalar sayesinde alınmıştır.Dolayısıyla iş verimliliği de artmıştır.Ayrıca Taylorizmin endüstriyel toplumlara kattığı verimlilik işçilerin çalışırken ergonomi problemleri dolayısıyla zaman kaybetmesini engelledi.Bunu eleştirerek en güzel anlatılan hali Charlie Chaplin'in Modern Zamanlar adlı filmidir.


Ancak ergonomi geliştikçe anladıkki sadece iş yerinde değil,evlerde,günlük hayatta da gereklidir ergonomi.Özellikle ev kazalarına karşın,ev işlerini pratikleştirmeye,engelli,yaşlı,vbgibiler için kolaylık sağlamaya.Kısacası ergonomi daha konforlu ve sağlıklı bir hayatı toplumun 99% 'a vaat ediyor.


Öte yandan ekolojiye saygılı bir tasarımın biosfer için ne kadar önemli olduğunu savunanlar doğayla barışık yaşamamızın önemini,aksi takdirde iklimsel değişimlerin,faunanın bozulmasının,türlerinin yok olmasının sağlığımız üzerinde negatif etkilerde bulunacağını,hatta soyumuzun yok olmasını bile getirebileceğini gösteriyor.Ayrıca tabiata saygılı bir şekilde tasarlanmış alanlarda yaşamanın bizi nasıl etkilediğini gösteriyorlar:doğal malzeme kullanımının radyasyon ve elektrik biriktirmeye karşı olduğunu,kimyasal maddelerin yüzeylerde kullanılmasının kanserojen etkilerden uzak tuttuğunu ve bunun gibi bir sürü örnek doğal yaşamanın bizi nasıl sağlıklı kıldığını kanıtlıyor.Bu örneklere son olarak eklenen çarpıcı örnek ise ''massai barefoot technology'' olarak çıplak ayak yürümeyi taklit eden ayakkabılar.Son zamanlarda trend haline gelen çıplak ayak yürümenin çok daha sağlıklı olduğu,kasların daha iyi çalıştırdığı iddia ediliyor.Demekki çıplak ayak yürümek,doğamıza uygundavranmak ayak konusunsaki en ergonomik seçim.


Sağlığımız için en uygun seçim olan ekolojik tasarımdır çünkü zararlı kimyasallar içermez,belki tahta bir tezgah corient kadar hijyenik değildir ama ufak tefek mikroplarla savaşmak bağışıklık sistemimizi geliştirir..Yapay aydınlatmalar günümüzde kaçınılmazdır ama gün ışığına göre yaşamak biyolojik ritmimizle daha uyumludur.Hiçbir yatak kumun vücudumuzu kavradığı kadar iyi kavramaz;Platon'un 3 yatak teorisinde dediği gibi taklit gerçekten uzaktır ve öz kadar başarılı olamaz.Marangozun yatağı ''yatak'' fikrindeki mikkemeliyeti başaramaz,ressamın çizdiği yatak ise marangozun yatağındanda kusurludur.Aslında yatak fikri de rahat(mesela kum yığını) bir yüzeyin taklididir.Tıpkı evin mağaranın taklidi olduğu gibi.Düşünen bir hayvan olarak tabiatın bize verdiklerini kendimize uyarlayacağız ama daha ergonomik yaşamak için onu bozmadan ve fazla uzaklaşmadan.

10 Eylül 2009 Perşembe

Louis Vuitton,Via Condotti

Roma'daki via condotti Louis Vuitton mağazasinin merdivenlerinde muhteşem bir optik ilüzyon kullanılıyor!
Vitrininin odak noktası olan bu merdivenlerin her bir basamağına plasma ekran yerleştirilmiş.Bazen basamaklar çekmece gibi çekilip uzuyor,çıkıyor ve bir louis vuitton çantasına dönüşüyor,bazen merdivenler çöldeki hareketli bir kum yığınına benziyor.Vitrinden bakan için bu merdivenlerden çıkmak Alice harikalar diyarındaki kuyudan düşmek gibi bir macera olarak algılanıyor ancak merdivenler son derece tehlikesiz çünkü basamaklar taş kaplama ve ilüzyonlar merdiveni kullanırken rahatsız etmiyor.Batman deki penguenin ilüzyonu gibi yoldan geçenleri adeta hipnotize edercesine çeken bu tasarım Mimar Peter Marino'ya ait.

Ankarada bir rock bar kalıntısı....


Eskiden Ankara Tunalı Hilmi'nin sonunda bulunan bu rock bar artık yıkılmış,yeni bir kimlik edinmek için kılık değiştiriyor...Yıllarca rock kültürünü barındıran bu mekan yok olurken ironik bir şekilde ''trash'' karakterini daha saf,daha gerçek bir şekilde yaşıyor...Eskiden işçileri zehirleyen binbir çeşit kimyasalla eskitilmiş pahalı jeanleri andıran yer şimdi nerde yaşadığı belirsiz bir punkın günlerce üzerinden çıkartmadığı lime lime olmuş jeanine dönmüş...

360İstanbul kadınlar tuvaleti



Uras&Dilekci mimarlık tarafından tasarlanmış olan 360İstanbulun kadınlar tuvaletinin loş ışığının,kırmızısının tonunun,aynalarının ilüzyonlarının yarattığı seksi ve feminen atmosferi büyük yaratıcılıkla tamamlayan detay kapılardaki çanta asacağının topuklu ayakkabı topuğunu çağırıştıran formu!Kadınlığın simgesi haline gelen bir formu çok ince bir detayda kullanarak tasarımcı bilinçaltımızı kamçılayarak bu kadınsı atmosferi bize 360İstanbulun kadınlar tuvaletinde yaşatıyor!...